Torbalı

Torbalı


Ana Tanrıça’nın Kenti
Tarihin en eski çağlarından bu yana çeşitli uygarlıkların merkezi olan, ismini antik çağın ünlü şehirlerinden Metropolis’ten alan Torbalı, her ne kadar tarım ve sanayisiyle öne çıksa da bağrında gizlediği köklü geçmişin izleriyle kültür ve turizmde de adından sıkça söz ettireceğe benziyor.
İzmir’e 45 kilometre uzaklıkta bulunan Torbalı, doğusunda Bayındır ve Tire, batısında Menderes, güneyinde Selçuk, kuzeyinde de Kemalpaşa ilçeleri ile çevrilidir. İzmir’in güneyinde yer alan ilçe, Küçük Menderes Havzasının kuzeybatısında kurulmuştur. İlçenin kuzey kesimini Nif (Kemalpaşa) Dağı’nın güney uzantıları ile Mahmut Dağı’nın batı uzantıları engebelendirir. Bunun dışında kalan alanlar Küçük Menderes Ovası’nın devamıdır.
Fotoğraflar: Torbalı Belediyesi Arşivi
Lidyalılar döneminde en parlak çağını yaşadı
İlçenin ilk çağ tarihinin çok eskiye dayandığı bilinmektedir. Bugünkü Torbalı Küçükmenderes havzasında verimli topraklar üzerinde kurulmuş olup; Ephessos (Selçuk), Smyrna (İzmir), Kolophon (Değirmendere), Nation (Ahmetbeyli) ve Nif (Kemalpaşa) antik kentleri arasında kalan bölgede M.Ö. 3 bin yıllarında ilk yerleşim gerçekleşmiştir.
Yöredeki en erken yerleşim Metropolis antik kentinde ortaya çıkmıştır. Metropolis kentiyle birlikte M.Ö. 2 bin 500 yılında Hititler zamanında yörenin geliştiği, M.Ö. 7’inci yüzyılda Lydia zamanında da en parlak çağını yaşadığı anlaşılmıştır. Sırasıyla Neolitik, Kalkolotik,Tunç Çağları ile Frigya, Lydia, Pers, Roma ve Bizans dönemlerini, 1071-1317 tarihlerinde Selçuklular ve Aydınoğulları, daha sonraları Osmanlı dönemini yaşamıştır.
İlçenin ismini Metropolis’in diğer adı olan Triyanna veya Tripolis’ten aldığı sanılmaktadır. Metropolis “Ana Tanrıça’nın Kenti” anlamına gelir. Ünlü tarihçi Strabon bu kentin antik çağda ünlü bir şarap merkezi olduğunu belirtmiştir.
Ne zaman ve kimler tarafından kurulduğuna dair net bilgilere ulaşılamamakla birlikte Metropolis’in çevresinde yapılan kazılarda çok zengin kalıntı ve buluntularla karşılaşılmıştır. Kazılarda Helenistik Çağa tarihlenen çok sayıda verilerle karşılaşılması o dönemde burada önemli bir yerleşimin olduğuna işaret etmektedir. Yöre Roma ve Bizans dönemlerinde de önemini korumuştur. Bizans döneminde piskoposluk merkezi olmuş ancak, Arap akınlarının yoğunlaşması üzerine antik kalıntılardan yararlanılarak bir Bizans kalesi yapılmıştır. Malazgirt Savaşı’nın ardından Türk boylarının buraya gelmesinden kısa bir süre sonra da terk edilmiştir. İzleyen dönemde yöreye Selçukluların, Selçukluların yıkılmasından sonra da Aydınoğullarının hakim olduğu bilinmektedir. Yıldırım Beyazıt döneminde İzmir ile birlikte Torbalı’nın bulunduğu alan Osmanlı topraklarına katılmıştır. Ankara Savaşı’nda Yıldırım Beyazıt’ın Timur’a yenilmesinden sonra yeniden Aydınoğullarının egemenliğine giren yöre, 1425’te kesin olarak Osmanlı topraklarına dâhil olmuştur.
Bugünkü Torbalı 18’inci yüzyılın sonlarında kurulmuştur. I. Dünya Savaşı’ndan sonra 15 Mayıs 1919 – 7 Eylül 1922 tarihleri arasında Yunan işgali altında kalmıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra, 1926 İzmir’e bağlı ilçe konumuna getirilmiş, 1927’de belediyesi kurulmuştur. 1928 yılındaki depremden büyük zarar görmüş ve bunun üzerine Torbalı, Tepeköy’de yeniden kurulmuştur. İlçede günümüze gelebilen tarihi eserler arasında en önemlisi Metropolis Antik Kenti kalıntılarıdır.

İnanç ve kültür turizminde merkez olacak
Son yıllarda arkeologlar, tarihçiler ve turizmcilerin ilgi odağı olan Torbalı’nın yakın gelecekte inanç ve kültür turizminde İzmir’in en önemli merkezlerinden biri haline gelmesi, yerli ve yabancı turistlerin akınına uğraması bekleniyor. Başta Metropolis olmak üzere ilçede bulunan tarihi yapıtlar, dağ köylerindeki eski taş evler, Sultan İkinci Abdülhamit’in padişahlık döneminde yaptırdığı okullar, camiler, havuzlar ve çeşmeler Torbalı’yı ziyaret edenler tarafından büyük ilgiyle karşılanıyor. Metropolis Antik Kenti ve Dağkızılca Nif Dağı Kazı çalışmalarının gelecek yıllarda ilçenin kaderini değiştirmesi bekleniyor.
Selçuk ve Kuşadası gibi bölgenin turizm merkezlerine yakınlığıyla iyi bir konuma sahip olan Torbalı günübirlik turizmden de pay alabilecek bir potansiyele sahip.
2 bin 500 yıl öncesinin planlı kenti
Geçtiğimiz aylarda ören yeri kapsamına dâhil edilerek 1 trilyon TL kaynak ayrılan Metropolis, Torbalı’nın Yeniköy ve Özbey köyleri arasındaki tepe üzerinde günümüzden yaklaşık 2 bin 500 yıl önce planlı bir kent olarak kurulmuştur.
Metropolis kazılarının güncel ve ağırlıklı alanını antik kent ve yakın çevresi oluşturur. Buradaki 1. derece arkeolojik SİT alanı yüzölçümü yaklaşık 779 bin metrekaredir. Ayrıca geçmiş yıllarda çalışılan Bronz Çağı yerleşimi Bademgediği Tepe 6 bin 750 metrekare, Geç Neolitik-Kalkolitik Çağ yerleşimi Dedecik Heybelitepe 800 metrekaredir. Her iki alanda Batı Anadolu için büyük önem taşıyan buluntular tespit edilmiştir. Helenistik Metropolis Kenti’nde ise resmi yapıların birçoğu gün ışığına çıkarılmış ve antik tiyatro restore edilmiştir. Geçmişte ve hatta bugün pek çok etkinliğin gerçekleştirildiği tiyatro, mermerden inşa edilmiş görkemli bir yapıdır. Ayrıca kazısı tamamlanarak ziyaretçilere açılan Antik bouleuterion (Meclis Binası), Stoa, Hamam ve Gymnasion, Akropolis mozaikli evler ve dükkânlar görülmeye değer kalıntıları oluşturur.
Metropolis’in önemi İzmir ve Efes arasındaki ana yol üzerindeki stratejik bir tepe ve eteklerinde kurulmuş olmasında yatmaktadır. Her türlü ticari malın rahatça ulaştırılabildiği bu küçük fakat önemli kent, çevresindeki verimli ovalardan sağlanan gelirlerlegelişmiş, özellikle şarap üreticiliğiyle ünlenmiştir. Metropolis’in bir başka önemi ise Priene dışında nadiren görülen Helenistik Dönem anıtlarına sahip olmasıdır. Metropolis kent tepesi hala Yeniköy ve Özbey köyleri arasında üzeri zeytin ve çam ağaçlarıyla örtülü Kocadiz Dağı’nın eteklerinde bulunmaktadır.
Önemli kalıntılar
Tiyatro: Metropolis’te tiyatro, Helenistik Dönemde yaygın uygulamaya uygun olarak, kentin güneye bakan, şist ana kayadan oluşan yamacının üzerine inşa edilmiştir. Oturma sıraları ana kayaya oyulan tabanın üstündeki blokaja oturtulmuştur. Oturma bölümü, diazoma ile ikiye ayrılır. Alt bölümde merdivenlerin ayırdığı 7 kerkis (kama planlı bölüm), üst kısımda ise 14 kerkis bulunmaktadır. Toplam oturma kapasitesi 3 bin 600 kişidir.

Akropolis: Akropol, kent tarihinin araştırıldığı bir laboratuar olma özelliğini taşımaktadır. Burada yapılan sondajlar, insanların M.Ö. 3 bin yıllarından itibaren burada yaşamaya başladıklarını ortaya çıkarmıştır. Kentin en kolay savunulacak tepesine kurulan yukarı kentin (Akropol) surları, Helenistik Döneme tarihlenir. Surlar iki kapı tarafından kesilmekte, doğudaki ana giriş kapısı kent merkezine, batıdaki kapı ise genellikle kaya mezarlarının bulunduğu mezarlık (Nekropol) alanına yönlenir.
Mozaikli Salon: Tiyatronun doğu kenarına bitişik inşa edilen Roma dönemine ait geniş mekânın duvarlarında geometrik şekilli freskler, taban döşemesinde ise renkli taşlarla yapılmış iki panel mozaik ortaya çıkarılmıştır. Ana mozaiğin merkezinde tiyatro ve eğlence tanrısı Dionysos, karısı Ariadne ve konuyla ilgili mitolojik karakterler (Menad vb.) yer alır. Yan panelde ise komedya ve tragedya masklarının yanı sıra balık ve kuş figürleri olduğu için bu mekanın tiyatro yapısıyla ilgili bir resepsiyon salonu olduğu kabul edilir.
Bouleuterion (Meclis Binası): Antik dönemin meclis binaları olarak adlandırılan bouleuterionlarda, kentle ilgili kararlar alınırdı. M.Ö. 2. yüzyılın ortalarında yapılan Metropolis Bouleuterionu, 16,90 x 17,70 metre boyutlarıyla kareye yakın bir forma sahiptir. 400 kişi kapasiteli toplantı salonu, ışınsal merdivenlerle iki bölüme (kerkides) ayrılmıştır. Dairesel formlu oturma sıraları, antik tiyatrolarda olduğu gibi at nalı formunda tasarlanmıştır.
Stoa: Yağmur ve güneşten korunmak amacıyla yapılan stoalar, dini törenlerde, siyasi ve felsefi toplantılarda, ticari ve kültürel etkinliklerde kullanılıyordu. M.Ö. 2. yüzyılda inşa edilen Metropolis stoasının uzunluğu 67, genişliği 10 metre (200×30 ayak) ölçülerindedir. Yapının çatısı, Dor düzenindeki iki sütun sırası sayesinde taşınmaktadır.
Yukarı Hamam-Gymnasium: Roma hamamları, yıkanma işlevinin yanında günümüzdeki spor merkezleri gibi etkileşim alanlarıydı. Yazıtlara göre, ön hamam, masaj odası ve ana hamam bölümlerinden oluşan Metropolis Hamamı’nda sıcaklık döşeme altında bulunan bir metre yüksekliğindeki ısıtma sistemiyle (hypocaust) ve duvarlara yerleştirilen içi boş tuğlalarla (tubuli) sağlanıyordu.
Aşağı Hamam-Palaestra: Halk arasında ‘’Han Yıkığı’’ olarak adlandırılan kalıntılarda yapılan kazılarda, Roma İmparatorluk Dönemi’ne ait yaklaşık 40×40 metre ölçülerinde, görkemli bir hamam kalıntısı ortaya çıkarıldı. Yapı çevresinde 2008’den beri sürdürülen araştırma ve kazılarda, hamamın doğusundaki düzlükte yaklaşık 35×37 metre boyutlarında bir avlu (palaestra) bulundu. Sütunlu avlunun çevresindeki galerilerin mozaik döşemeyle kaplandığı tespit edildi.
Atriumlu Evler: Metropolis’te bugüne kadar ortaya çıkarılan yapılar arasındaki ilişki, düzenli bir kent planı organizasyonunun varlığına işaret eder. 2003 sezonu çalışmalarında, ortasında avlu ve havuz bulunan yapılar ortaya çıkarıldı.
Araplıtepe Kilisesi: Bizans döneminde piskoposluk merkezi olan kentin doğu yamacındaki Araplıtepe mevkinde yaklaşık 20 metre genişliği ve 40 metre uzunluğunda önemli bir erken Hıristiyanlık kilisesine ait kalıntılar bulundu.

İkinci Abdülhamit’ten hatıra
İlçe merkezinde, Yeniköy mahallesinde bulunan ev, İkinci Abdülhamit tarafından 1879 yılında medrese olarak yaptırılmıştır. Arazileri ise, Abdülhamit tarafından, Baltacı Dimyos isimli bir Rumdan satın alınmıştır. Köşk arazisi üzerindeki mantar meşesi ağaçları İspanya Kralı İkinci Alfonso tarafından, Sultan İkinci Abdülhamit’e hediye edilmiştir. 119 yıllık bu yapı, 1950-1968 yılları arasında kazı evi, 1968 yılında ilköğretim okulu olarak kullanılmıştır.
Hipodrom ise 1894 yılında Tepeköy mevkiinde Adnan Menderes’in eşi Berrin hanımın dayısı Evliyazade Refik Bey tarafından kurulmuştur. Hatta bu nedenle adı geçen kişi İkinci Abdülhamit tarafından bir nişan ile ödüllendirilmiştir. 1. derece SİT alanı ilan edilerek koruma altına alınan bu yapıdan günümüze, geçmişte geçirdiği büyük yangından dolayı yalnızca taşıyıcı duvarları gelebilmiştir. Bunun dışındaki iç taşıyıcı sistemi, kapı ve pencereleri tamamen yok olmuştur. Bu yangından önce burada Bölge Veteriner Müdürlüğü’ne ait bir hara yer almaktaydı.
Doğa ve av turizmine elverişli
Tarihsel nitelik taşıyan öğelerin yanı sıra Torbalı’nın arazi yapısı, iklimi ve bitki örtüsü doğa turizmine ve av hayvanlarının barınmasına elverişli bir ortam hazırlamaktadır. Bu nedenle av hayvanı türü oldukça fazladır. Bu potansiyelin iyi tanıtılması halinde turizme kazandırılması ve konaklama amacıyla gelen turist sayısının arttırılması mümkündür.
Dağtekke köyü şifa dağıtıyor
İzmir’e 70 kilometre, Torbalı’ya 25 kilometre uzaklıkta olan Dağtekke köyünde bulunan şifalı su metal çürütücü özelliğe sahiptir. Sindirim yolu, böbrek taşları, şeker hastalıkları, taş, kireçlenme, kum, çamur, üre gibi hastalıklara iyi geldiği bilinen suyun pek çok kişiyi sağlığına kavuşturduğu söylenir. Ameliyatsız ve ağrısız böbrek taşları ve kumuna çare olarak tavsiye edilen şifalı suyun çıktığı Dağtekke köyü doğayla baş başa vakit geçirmek için de elverişli bir ortam sunar.
Mağaraları zengin turizm potansiyeline sahip
Ege Mağara Araştırmaları ve Koruma Derneği’nin (EGEMAK) İzmir Kalkınma Ajansı’ın desteğiyle yürüttüğü araştırma sonuçlarına göre Torbalı 8 mağarası ile İzmir’de en fazla mağara bulunan ilçelerinden biridir. İlçe sınırları içerisinde bulunan ve henüz turizme açılmamış olan Özbey köyü çevresindeki mağaralar zengin turizm potansiyeline sahiptir. Bu mağaralar içinde en ilginci ise Metropolis Antik Kenti yakınlarındaki Uyuzdere Mağarası’dır. Roma Dönemi’nde iskân yeri olarak kullanıldığı sanılan mağarada çeşitli tarihi kaplar ve su testileri bulunmuş ancak herhangi bir arkeolojik çalışma yapılmamıştır. Dümbelek Mağarası, Maden Mağarası, Onyx Mağarası, İncirli Mağarası, Beşikçi Mağarası, Güvercinli Mağarası ve Sarı Kristal Mağarası ilçedeki diğer mağaralardır.

Geleneksel Deve Güreşi Festivali
Torbalı Belediyesi tarafından her yıl organize edilen ve bu yıl sekizincisi gerçekleştirilen Geleneksel Deve Güreşleri Festivali ilçeyi ziyaret eden yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çeker. Mehteran gösterisinin de sunulduğu yüzyıllardır gelenek haline gelmiş festival renkli görüntülere sahne olur.

İzmir sanayisinin parlayan yıldızı
Torbalı’nın ekonomisi 1980’li yıllarda tarıma dayalıyken 1990’lı yılların başında Türkiye’nin sanayileşmesine paralel olarak ilçe sanayisinde patlama yaşanmıştır. İlçede sanayinin bu gelişimi tarıma dayalı olan ekonomiyi yüzde 75-80 sanayiye dayalı hale getirmiştir. İlçenin Adnan Menderes Havaalanı’na ve İzmir Limanı’na yakınlığı bu olanakları sağlayan önemli faktörlerdir. Ayrıca zengin tarım potansiyeli ve sanayiye ham madde teşkil eden tarım ürünlerinin geçmiş yıllardan beri yetiştiriliyor olması sanayinin bu alanda gelişimini sağlamıştır. Yetiştirilen pamuk, tütün, zeytin gibi çeşitli tarım ürünleri, dokuma, sigara ve yağ sanayisinin kurulmasını ve gelişmesini teşvik etmektedir. Tahıl, sebze, meyve üretimi ile potansiyel üretim alanları besin endüstrisi için yeni alanlar yaratacak düzeydedir. Toplam yedi ayrı sanayi bölgesi ve küçük sanayi sitesinin bulunduğu ilçede irili ufaklı üretim tesisi ve fabrika sayısı 400 civarındadır. İlçe, coğrafi konumu itibariyle hava ve deniz limanlarına yakınlığı, kara ve demiryolu ulaşımın rahat yapılabildiği merkezi bir konumdadır. Bu konumu itibariyle sanayici için cazibe merkezidir.

Rate this post

Yorum gönder