İZMİR KADİFEKALE
İ.Ö.VI.Yüzyıl’da, Lydia Ordusu’nun yenilmesi ve Sardes’in (Salihli) yıkımı ile başlayan Pers egemenliği, Büyük İskender’in İ.Ö.334 yılında başlayan Büyük Doğu Seferi ile sona erer. Böylelikle başlayan Helenistik Dönemde, Doğu Akdeniz kentlerinde yeni bir anlayış sonucu olarak özellikle deniz ticaretine açık, yamaçta yer alan yerleşim yerleri görülmeye başlanır. Daha güvenli bir yere taşınma ihtiyacı sonucu birçok kentin yeri değişir. Smyrna da bu kentler arasındadır. Büyük İskender bir gün Pagos Dağı yamaçlarında avlanırken, yorgun düşer ve söylenceye göre Tanrıça Nemesis’e adanmış bir tapınağın önündeki ulu bir çınar ağacının gölgesinde uykuya dalar. Düşünde gördüğü iki su perisi İskender’e şehri uykuya daldığı yere taşımasını öğütler. Bu arada kavimlerde kehanet de bulunur:”Pagos’ta kurulacak şehirde yaşayacak olanlar, eski Smyrnalılar’dan üç ya da dört kez daha mutlu olacaklardır.”
Kadifekale, bu kehanetten yola çıkılarak İ.Ö.IV Yüzyıl’da kurulan yeni kentin Helenistik ve Roma dönemindeki akropolü ve günümüze kadar ulaşmayı başarmış görkemli kalesidir.
Kadifekale, Büyük İskender’in generallerinden Lysimachos tarafından yaptırılır ve böylece İzmir yabancı kavimlerin saldırılarından da korunur. Roma, Bizans, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde onarım gören kalenin günümüzde görülen duvarlarının önemli bölümü Orta Çağ’a aittir. İ.Ö.III Yüzyıl yapımı olan kale surları içinde Bizanslılar’dan kalma sarnıç ve depolar bulunmaktadır. Vaktiyle körfeze bakan kuzey yamacında bir amfi tiyatro ve batıya bakan tepelerin yamacında stadyum bulunmaktaysa da zamanla bu yapılar, genellikle “başka yapılarda kullanılmak üzere” taşları sökülerek yok edilirler.
Kadifekale, Körfez’in ve onu çevreleyen tüm yerleşim alanlarının en güzel göründüğü, 185 metre yükseklikteki tepe üzerendedir.”Yukarı kale” olarakta anılmıştır. Kadifekale yapıldığı dönemde günümüzdeki halinden daha büyüktür. 6000 metreyi aşan çevresinde 24 burç ve kule vardır ve dış surlar denize kadar inmektedir. Kalenin ve dolayısıyla İzmir’in iki ana kapısı vardır. Bunlardan birincisi günümüzün Eşrefpaşa semti olan bölgede Ephesos ve Kolophon’a uzanan yolun diğeri ise günümüzün Basmane semti olan bölgede Sardes’e uzanan yolun başladığı kapılardır.İ.S. 178 ve 1739 depremlerinde oldukça hasar gören yapı, 395 yılında Bizanslılar tarafından onarılır.
XV.Yüzyıl’dan başlayarak ve özellikle Ok Kalesi yapıldıktan sonra kalede yaşayan herkes aşağıya,kıyıdaki yerleşim yerlerine doğru inmeye başlar ve Kadifekale boşalır.
Adını, Evliya Çelebi’nin yakıştırmasıyla Büyük İskender’in düşmanı efsane kraliçe Kaydafe’den alan ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında yerleşimin başladığı Kadifekale’nin bir bölümünde, çevrede inşa edilen yapılarda buradan sökülen taşların kullanılması sonucu, çökme tehlikesi başlar. Tepenin hemen altındaki bir İlkokul inşaatı bile bu taşlarla yapılır. İzmir Belediyesi tarafından 1955 yılında yaptırılan önemli yenileme çalışmaları sonucu, Yunan işgali dönemi dışında, 1317 yılında bu yana hep Türklerin elinde bulunan Kadifekale günümüzdeki görünümüne kavuşur. Kadifekale’nin ana giriş kapısı önünde ve hemen batı yönündeki surlara bakıldığında temel seviyesinde, üsttekilerden daha büyük kesme taş bloklar görülür. Hafif bombeli bu taşların Helenistik Döneme ait olduğu hemen anlaşılır. Ana kapıdan içeriye girildiğinde karşımıza çıkan avlu Akropol’ün batı yönündeki başlangıç noktasıdır. Surlar boyunca Helenistik ve Roma Dönemi sur kalıntıları arasında Ortaçağ’ın tuğlada katılmış özensiz işçiliği de görülür. Akropol’ü çevreleyen bu surlardan ayrılarak kuzey yönüne uzayan kent surları günümüzdeki Basmane semtini, batı yönüne uzayanı ise günümüzdeki Değirmendağ’ın önemli bir bölümü içene alarak denize ulaşmıştır.
İzmir’e gelen gezginlerin bazıları, esenlerinde kale ana giriş kapısının hemen yanındaki duvarda yer alan bir Amazon başından söz eder. Sonraları söküldüğü anlaşılan Amazon’un ne olduğu bilinmemektedir.
Kalenin içinde girişten sonra sol yöndeki bir setin üstünde görülen kalıntı, XIV.Yüzyıl sonlarına doğru Kale Kadısı Ahmet oğlu İlyas tarafından yaptırılan bir camiye aittir. Bu caminin daha önce aynı yerde var olduğu bilinen Apocalyps Kilisesi üzerine inşa edildiği öne sürülür. Bir başka var sayım ise bu kilisenin de, Büyük İskender’in düş kurduğu Nemesis Tapınağı’nın yerinde olduğudur. Öte yandan girişin hemen karşısında yer alan çukurlardaki tonozlu yapı, Roma döneminde yapılıp, Bizans döneminde de kullanılan bir sarnıca aittir. Buraya Şirinyer’deki su kemerleri (Akuadükler) aracılığı ile ulaşıp biriken sular, künklerle yamaçtaki şehrin Kadifekale, İzmir şehri ve Körfez’in genel görünümünü en iyi izleyeceğiniz noktadır.
Kadifekale ziyaretinizde hemen yanındaki Hava Kuvvetler Şehitliği ile Hacı Bey Camisi’ni de ziyaret edebilir. Ayrıca Ayla Ökmen Kent Seyir Terası’nda şehrin güzelliğini bir başka açıdan da izleyebilirsiniz.
İzmir tarihinde en önemli yeri olan Saint Polycarpe’nin öldürüldüğü varsayılan Antik Stadyum da Kadifekale’nin batı yönünde yer almaktaysa da, bu alan günümüzde tamamen yerleşim altında kalmıştır.
Yorum gönder