İzmir güzel bir kültür hazinesi

İzmir güzel bir kültür hazinesi

Cennetten bağışlanmış bir altın ömür kolyesidir adeta İzmir’in Kordonboyu… Sadece İzmirliler için değil, bütün Türkiye için hoş anlamlar ifade eder. İşte geçmişten günümüze, duayen gazeteci Gürkan Ertaç’ın kaleminden Kordonboyu’nun büyüleyici hikayesi…

CENNET YOLU KORDONBOYU – GÜRKAN ERTAÇ
BAŞLARKEN…
Türkiye’nin dört bir yanından koşuyorlar İzmir’e yaşanacak şehir diye…
Özellikle bıktırıcı trafiktan bunalan İstanbullular ve de bürokratik bir koca yaşam geçirdikten sonra İzmiri “Emekliliğin Citta Slow’u (Sakin şehir) sayıp yerleşen Ankaralılar.
Ama İzmir’in yeni sakinleri, bu büyülü şehrin 60-70 öncesinin sakinleri bizler kadar mutlu olamayacaklar. Çünkü imrenilecek güzellikteki altın kolyede yaşamak zevkini tatmadılar.
Şimdiki İzmir, o büyülü şehrin maalesef çeşitli hatalarla yıpratılmış, yap-boz tahtasına çevrilmiş hali. Eski İzmiirliler, özellikle Konak’tan başlayıp Kokaryalı’ya (Güzelyalı) kadar uzanan derya manzumesini her gün ayrı bir huzur içersinde koklayarak yaşadılar, denizin enfes kokusuyla ciğerlerini doldurarak.
Hazreti Mevlana, “Kalp deniz, dil kıyıdır.
Denizde ne varsa kıyıya o vurur” demiş.
İzmir’in meşhur imbatı, lodosu sadece Kordonboyu’nda oturanları değil, Kadifekale’ye kadar serinletirdi herkesi.
Siz hiç aynı mahalleden iki YÖK Başkanı çıktığını duydunuz mu? Kemal Karhan ve Kemal Gürüz’ün İzmir Karantina’da birbirine çok yakın evlerde oturduğunu biliyor muydunuz? Karantina’nın, Türkiye’nin yaşı bir asrı geçen ilk ortodontisti (Diş hekimliğinin özel dalı) Ayşe Mayda ve Türk Tıbbı’nın altın isimlerinin bu büyülü semtte yuvalandıklarını da…
İzmir’in bir başka güzelliği Karataş’ın, Türkiye’nin en fazla sanatçı yetiştiren semti olması. O devri yaşayanlar bilir. Türk Sineması’nın Taçsız Kralı Ayhan Işık’tan tutun da, Darino Moreno’ya, Ferdi Özbeğen’den, Meltem Cumbul’a, Alp Öyken’den, Yaşar Ürük’e, Türker Tekin’e, Şahika Tekand’dan, Atilla Ergün’e, Pakize Suda’dan, Armağan Şenol ve kızı Parla Şenol’a ve de Emre Altuğ’a kadar tüm yetenekler, Karataş’ın nadide çiçekleridir.
Kemal Demircioğlu’nun da filmleriyle Yeşilçam’lı prodüktörlere taş çıkardığını söylemezsek eksik kalırız.
Sanatçılar Şelalesi sadece Karataş’tan mı çağlamıştı? Yaşam kavgasını ilk kez kuaförlük yaparak veren Minik Serçe Sezen Aksu’nun, Türk filmlerinin davudi sesli karakter oyuncusu Yıldırım Önal’ın, Kaynanalar dizisiyle baştacı ettiğimiz Tekin Akmansoy’un, tiyatro ve dizilerin üstadı Haluk Bilginer’in de Göztepe’li olduğunu vurgulamalıyız. Ve Güzelyalı-Üçkuyular civarında ünlü bestekar Avni Anıl’ın yaşadığını da.
Kordonboyu Spor’un da merkeziydi.
1950’lerde bisiklet dahil 13 spor branşında faaliyet gösteren püramatör Karantina, Avrupa’da fırtınalar estiren Efsane Göztepe, askerin spordaki gururu Denizgücü de Kordonboyu’nun sosyal yaşantısının engin kesitleri. Üstadımız Gürkan Ertaç’ın, zaman tüneline girerek, bizzat yaşadığı Karataş’tan, Kokaryalı’ya uzanan Cennet Yollu Kordonboyu yazı dizisini, o devirdeki özellikleri ve güzellikleriyle hatırlayacak, ilgiyle okuyacaksınız.


İ
zmir’de çocukluğum ve gençliğimin geçtiği güzel Karataş’tan başlayarak Mektupçu-Karantina- Göztepe’den Kokaryalı’ya (Güzelyalı) kadar uzanan inci gerdanlığın 70 yıl önceki denizle bütünleşmiş muhteşem yaşantısını anlatacağım sizlere. İzmir’in şimdiki haline ‘Güzel’ diyenler, o devirdeki harika yalıları, yaşam kesitlerini görseler, bayılır, izlemeye doyamazlardı.
Ama gözlerim açık gidecek, her zaman vurgulamışımdır, Mithatpaşa Caddesi’ndeki trafik yoğunluğunu bahane edip işin kolayına kaçtık, denizi doldurduk, yol yaptık. İzmir Kordon boyu’nda insanların denizle bağlantısını kopardık. Oysa bizden 5 kat nüfusa sahip, trafiği arapsaçı olmasına karşın İstanbul, hala Unkapanı’ndan Sarıyer’e kadar kilometrelerce uzanan Kordon’u koruyor. Geziyoruz, doyamıyoruz, hayıflanıyoruz.
SANATÇI OKULU
Kimler geldi, kimler geçti. Ayhan Işık’tan, Dario Moreno’ya, Sezen Aksu’dan Yıldırım Önal’a, Ferdi Özbeğen’den Alp Öyken’e, Haluk Bilginer’den Tekin Akmansoy’a, Pakize Suda’dan Meltem Cumbul’a, Şahika Tekand’tan Türker Tekin’e, Atilla Ergün’den Emre Altuğ’a, Armağan Şenol’dan Yaşar Ürük’e ve de Chopin Necdet’e (Karar). Daha nice büyük sanatçılar, hep İzmir’in Kordon boyu’ndan fışkırdı.
Türk Sineması’nın Taçsız Kralı Ayhan Işık (Işıyan) Karataş’lıydı, oradan İstanbul’a göçtü. Sezen Aksu’nun Türk Pop Müziği’nin “Minik Serçe”si olmadan önce Göztepe’de kuaförlük yaptığını ve arkadaşlarıyla anlaşamadığı ve yürütemediği için müziğe yöneldiğini biliyor musunuz?
Sezen Aksu’nun lise yıllarından arkadaşı ve ömür boyu dostu Pakize Suda, gazeteci- yazar ve bir zamanların Bisiklet Federasyonu Başkanı Orhan Suda’nın kızıdır. 17 yaşındayken girdiği yarışmada Ege Güzeli seçildi.
Daha sonra şantözlük yaptı, sinemada yan rollerde oynadı. 1978 Dünya Kupası sırasında söylediği “Biz bayanlar” isimli şarkısıyla ün kazandı.
Çok iyi piyano ve keman çalar, iyi bir sese sahiptir.
Türkiye’nin çeşitli kent ve ilçelerindeki kültür ve yiyecekleri anlatan Lezzete Seyahat isimli TV programları yapıyor.
Sinema ve tiyatromuzun karakter rolleriyle unutulmayan ismi Yıldırım Önal’ın da Göztepe’de uzun yıllar geçirdiğini de hatırlatalım.

TARİHİ TRAMVAY
Çocukluğum ve gençliğimin bir bölümünün Karataş’ı, bir ömürdü. Konak’tan Karataş’a uzanırken, sırasıyla Tarihi Sarı Kışla’dan, ünlü tramvaylardan başlamak gerek.
Tramvaylar, Avrupa kentlerinde hala süregeldiği gibi o zamanlar İzmir’in simgesiydi.
Belçika’nın Charleroi kentinden ithal edilmişti.
Ön sıraya 5, arka vagona delikli 2.5 kuruşa binilirdi.
Konak-Güzelyalı arasında çalışırdı.
Tek tehlikesi, hızlı gidip Karataş Ortaokulu’nu geçerken virajı alamayıp raylardan çıkması ve o zamanın ünlü fotoğraf stüdyosu Foto Gagin’e girmesiydi. Bu olay sık sık tekrarlanır, muhittekilerin ilgi odağı olur, tramvay yeniden raylara oturtuluncaya ve vatman yerine geçinceye dek hayli keyifli dakikalar yaşanırdı.
ŞAŞAALI GÜNLER
Tabii, Konak’tan Karataş’a yol alırken, öncelikle gazinoculuk kültürünün ilk meyvesi Sabancı Kültür Merkezi sırasındaki İsmet Gazinosu’ndan söz etmek gerek. Ünlü sanatçılar, Müzeyyen Senar, Safiye Ayla, Perihan Altındağ ve Hamiyet Yüceses, en şaşaalı devirlerinde orada program yapardı. Ve İsmet Gazinosu’nun hemen yanında da yine bir eğlence mekanı Vapur Koltuk vardı, İzmir’in sahne ve kültür hayatına yıllarca hizmet etti. Ve bitişiklerinde İzmir’in ilk spor salonu. Tribünü sadece 40 kişi alırdı ama Türkiye’ye oradan en nadide, milli sporcular yetişti. Türk Beden Eğitimi Öğretmenliği’nin anıt ismi, eski milli atlet Hilmi hoca (Mergen) Karataş Ortaokulu’ndaki görevinin yanı sıra bu salonda öyle değerli sporcuları Türk Sporu’na armağan etti ki, saymakla bitmez.

Rate this post