Havra Sokağı bir cazibe merkeziydi

Havra Sokağı bir cazibe merkeziydi


Kemeraltı’nın en ucuz pazar yeriydi Havra Sokağı. Meyvanın, sebzenin, yumurtanın, helvanın en ucuzu orada satılırdı. İkiçeşmelik’ten inen, Dönertaş’tan gelen, İzmir’in her semtinden toplananlar orada bir tur atmadan yapamazdı
70 YIL ÖNCE KEMERALTI / GÜRKAN ERTAÇ
Kemeraltı’nı Kemeraltı yapan önemli köşelerden biri de çarşının İkiçeşmelik tarafındaki girişinde bulunan Havra Sokağı. Burası bir ömür ve İzmir’in hayat kaynağıydı. Tarihi Agora’dan Konak’a giderken mutlaka uğranması gereken tarihi bir sokaktı, çarşıydı, 24 saat yaşayan, otantik, her an hareketli bir yer. Genellikle turfanda meyve, sebze, balık, peynir, turşu gibi yiyecek satın almak isteyenlerin uğrak yeridir. Sokak, sağlı-sollu dizilmiş dükkanlar ve tezgahlardaki renklilikle beraber, kalabalık ve daracık olması ve ıslak zeminiyle hatırlanır. Ekmek arası balık yemek isterseniz Havra Sokağı’na uğramanız yeterliydi. Buranın kıymetini bilenler yine en ucuz malları buradan satın almayı sürdürür. Sonradan ekonomi devleri arasına giren pekçok kişi Havra Sokağı’nda nafakasını çıkarırdı.
LİMON SATARAK BAŞLADI
Havra Sokağı’nda minicik elleriyle limon- maydanoz satan ve 16 yıl süreyle İzmir Ticaret Odası Meclis Başkanlığını başarıyla yürüten İzmir’in güllerinden Necip Kalkan çocukken Havra Sokağı’nda limon-maydanoz satarak hayata atılmıştı. Necip’i arkadaşları Maydanoz Necip diye çağırırlardı. İzmir Fuarı’nda da Paraşüt Kulesi’nin hemen önündeki küçük pavyonda Hamdi Dalan’ın Dalan sabunlarını satardı. Helva ticaretinin anıt isimleri Manisalılar ve Beşeliler, sahipleri Altan Manisalı ve Ömer Beşeli, Havra Sokağı’nın ünlü firmalarıydı. Eskiden İzmir’de nalın ticareti, alım-satımı da hayli önemliydi. Havra Sokağı’nda nalıncı Ahmet Erdoğan nalın satar, oğlu Yalçın Erdoğan da nalın çakardı. Şarküteri mamullerinin hasını satan Edip Tepeli (hala ünlü) de Havra Sokağı’nın önemli uğrak yeriydi. Tenekecilik sanatı da Havra Sokağı’ndan İzmir’e yayılırdı, soba boruları yaparlardı, hala öyle.
ŞARKÜTERİ CENNETİ
Beşeliler, sahipleri Altan Manisalı ve Ömer Beşe, Havra Sokağı’nın ünlü firmalarıydı. Eskiden İzmir’de nalın ticareti, alım-satımı da hayli önemliydi. Havra Sokağı’nda nalıncı Ahmet Erdoğan nalın satar, oğlu Yalçın Erdoğan da nalın çakardı. Yahudiler kafeslerde şarküteri mamullerinin hasını satan Edip Tepeli (hala ünlü) de Havra Sokağı’nın önemli uğrak yeriydi. Tenekecilik, Havra Sokğağı’ndan İzmir’e yayılırdı. Tenekeden soba boruları yaparlardı, hala öyle. Konyalı Hasan Tugan, oğlu Oktay, Tenekeci Sabri, Kristal Kasap Selahattin ve Tavukçu Musevi Hayim Usta. Eskiden tavuklar böyle kesilip ambalaj içinde satılmazdı. Kümesler içinde gelir görür beğenirdiniz ve tavuğu orada gözünüzün önünde keser, ambalaj yaparlardı, götürürdünüz. Ayrıca tavuk, horoz almak isteyenlerin merkeziydi aynı zamanda Havra Sokağı. Tavuklar da o zamanlar tavuktu haaa. Şimdiki gibi değil. Tencereye koyduğunuzda bir parmak yağ bırakır, tadına doyum olmaz, siz pişirirken bütün mahalleli, komşular duyardı. Suyuna yapılan pilav için de “yeme de yanında yat” derler, aynen öyle.
PAÇACI HAMZANIN ÜNÜ
Havra Sokağı çıkışında İzmir bir yana, Ege, hatta Türkiye’nin tereddütsüz en iyi çorbacısı, tandırcısı Hamza çok önemli bir işyeriydi. İzmir takımlarının çoğu, özellikle Göztepeliler, deplasmana gitmeden önce otobüslerini Yeni Sinema’nın önüne yanaştırırlar, Hamza’dan hem terbiyeli çorba hem de terbiyeli paça yer, yola öyle çıkarlardı. Ben de rahmetli Yeşilçam starı, foto muhabiri ağabeyimiz Hüseyin Baradan’la birlikte her öğlen Hamza’nın yolunu tutardım. Güleryüzüyle karşılar, kuyudan çıkardığı kızarmış tandırı, ciğerli böbrekli sunardı. Eskiden kolesteroldu, trigliseriddi kimsenin uğrunda değildi. Her şeyin doğalı yendiği için de kalp hastalıkları bu kadar yaygın değildi. Paçacı Hamza’nın karşısında tüm İzmirli ünlü futbolcuların ayakkabılarını ısmarlama yapan (Dinyakos marka ünlüydü) Ahmet Şamar ve sırasında da ünlü yoğurtçu, tatlılarıyla da nam yapan Hafız Efendi…
İSMİNİ NEREDEN ALDI
Havra Sokağı’nın etrafında dokuz sinagog ile bir “cemaat evi” bulunuyor. Bu 10 tarihi bina da birbirine çok yakın. Bu da bölgeyi eşssiz kılan bir özellik. 15. yüzyıldan beri “Yahudi Mahallesi” olarak bilinen bu yer, Yahudilerin 1492-1494 yılları arasında İspanya ve Portekiz’den sürüldükten sonra Osmanlılar tarafından kabul edilip geldikleri İzmir’deki ilk yerleşim alanı. Çok sayıda cami ile Roma agorasının bu bölgede olduğunu hatırlarsak Havra Sokağı’nın bir dinler buluşma yeri özelliğini taşıdığını belirtmeliyiz. 19. yüzyılda İzmir nüfusu 200 bin iken burada yaşayan Yahudi nüfus 55 binlere ulaşmıştı. Havra Sokağı daha sonra Yahudiler tarafından terkedildi, çok az sayıda insan kaldı.
Çarşı’nın anıt isimleri:
1- 1913 yılında Hüsnü ve Fahrettin Bey’ler tarafından Ragıpzade Biraderler adıyla kurulan ve Atatürk’e ilk kitabı armağan eden Yavuz Kitabevi sahiplerine soyadlarını bizzat Büyük Atatürk “Kitapçı” olarak vermiştir. Kuruluşunun 100. yılını kutlayan ve sürekli atılımlar yapan Yavuz Kitabevi’ni şimdi Fahrettin Bey’in çocukları Birgül Hanım ve Ali Ragıp Bey devam ettiriyor. Türkiye 1. İktisat Kongresi’nde yer alan ilk müesseselerden biri.
2 – Kuyumcular Çarşısı girişinde İzmir’in ilk ve en büyük saat mağazası Saatman’ın kurucusu Rüştü Saatman ve birkaç gün önce yitirdiğimiz Talat Saatman’ı saygıyla anıyoruz.

Rate this post

Yorum gönder