Halit Ziya’nın Basmane’si

Halit Ziya’nın Basmane’si

halit_ziyanin_basmanesi
Halit Ziya Uşaklıgil İzmir’de kalmış, İstanbul’a hiç gitmemiş olsaydı bugün Türkçe edebiyatın Aşk-ı Memnu diye bir romanı olur muydu? Sanmıyorum.
“…On iki yaşlarındaydım. Büyük Rus Savaşı’nın sonlarındaydı. Babamın İstanbul’daki işlerini bırakarak İzmir’e taşınma zorunluluğu ortaya çıkmıştı. Biz ailecek Saraçhanebaşı’ndaki güzel evimizden, şirin ve büyük bahçemizden koparıldık. İzmir’de dedemin Çorakkapı konağının bağımsız bir dairesine sığındık…”
İzmir’e gelişini böyle anlatıyor Halit Ziya “İzmir Hikâyeleri”nde. Yazar, entelektüel açıdan çok ta zengin olmayan İzmir’de kalmış olsaydı Servet-i Fûnun’da yazamayacak ve bugün tanıdığımız büyüklükte bir yazar olamayacaktı. Tevfik Nevzat ve Bıçakçızade Hakkı ne kadar tanınıyorsa o da o kadar, belki biraz daha fazla tanınacaktı. Aynı şeyi Nobel Edebiyat Ödülü sahibi, İzmir doğumlu Yorgo Seferis için de söyleyebiliriz sanırım.
“…Konak’taki sütunlu Saat Kulesi’nin bulunduğu meydanın önünden geçerek, bildiğim Kokaryalı’nın ötesine doğru ilerledik. Amcamın evini seçmeye çalıştım, beceremedim. Saat ikide yatıp beşte kalkmama rağmen kendimi hiç yorgun hissetmiyordum. Hafızam saat gibi çalışıyordu: Sanki buralardan bir seneden fazla ayrılmamıştım…”
Yorgo Seferis ise 36 yıl önce terk ettiği İzmir’e ilk dönüşünde hissettiklerini bu satırlarla aktarıyor 1950’de.
İzmir’in yetkin sanatçı ve entelektüel yetiştirme potansiyeli fazlasıyla sınırlıydı.
Ticaret ve ekonomide şehrin öncüsü olan, çağdaş sahne sanatlarını İzmir ile tanıştıran Levantenler, edebiyat alanında hemen hemen hiçbir şey üretmemişlerdir. Bu alanda Evangelik Mektebi çevresindeki Rum entelektüeller ve Basmane-Kemeraltı hattında yaşayan Türkler öncüdür. Yine de potansiyel sınırlıdır. Rum toplumu, Yunan İsyanı’nın teorisyenlerinden şair Adamantios Korais ve Nobel ödüllü Seferis’i; Türkler ise Halit Ziya Uşaklıgil, Rakım Elkutlu ve birkaç yazarı çıkarmayı başarmıştır.


İzmir’de varlıklı ve kültür-sanat işlerine zaman ve para ayırabilen Türklerin tamamı, Basmane’de ikamet ederdi. Halit Ziya’nın Çorakkapı’da olduğunu söylediği köşk gibi, önemli Türk ailelerinin konakları hep bu semtte bulunurdu. “Türk İzmir”in miladı olan Aydınoğulları döneminden beri Basmane, şehrin en canlı ve muteber bölgelerinden biriydi.
Halit Ziya Uşaklıgil, Basmane’de yaşadığı dönemde arkadaşları Tevfik Nevzat ve Bıçakçızade Hakkı ile birlikte İzmir’in ilk edebiyat dergisi olan Nevruz’u yayınladı. 1884’te yayınlanan dergi 10 sayı yaşayabildi. Adı geçen “eazım”, iki yıl sonra Hizmet gazetesini çıkartacaktır. Basmane’deki İzmir Mevlevihanesi’nde Neyzen Tevfik ve Rakım Elkutlu gibi kişilerle sürekli bir araya gelen bu entelektüeller, şehrin kültürel anlamda hareketliliğini sağlayan öncülerdi. Kimi Halit Ziya gibi İstanbul’a gitti, kimi de Tevfik Nevzat gibi Abdülhamit zulmünden nasibini alarak sürgünde katledildi.


Basmane’ye ne oldu derseniz… Büyük Yangın’dan arta kalan alanın yeniden imarının ardından şehrin önde gelen ailelerinin buraya yerleşmeye başlamasıyla yalnız kaldı bu kadim semt. Köşklerin büyük bölümü otele çevrildi ve bugün oldukça kalitesiz şartlarla hizmet veriyor. Bu otellerin çoğunda umut yolculuğuna çıkmış Afrika ve Ortadoğu kökenli insanlar, bir yolunu bulup Avrupa Birliği’ne kaçacakları günü bekliyor. Yüzlerce yıllık sokaklardaki evlerde ise ekmek parası uğruna Anadolu’nun doğu ve güneydoğusundan İzmir’e gelen vatandaşlar ve Roman aileler yaşıyor.
Artık iyiden iyiye köhnemiş vaziyette bulunan kültürel ve mimari miras ise umarsızca kurtarılmayı bekliyor.
Engin Tatlıbal
http://www.mgkmedya.com/

Rate this post

Yorum gönder