Fuar sahnesinde yıldız savaşları
NEREDE O ESKİ FUARLAR! – GÜRKAN ERTAÇ
İzmir Fuarı, assolistlerin, yıldızların boy gösterdiği, en güzel performanslarını sergiledikleri bir açık yarışma alanıydı. Zeki Müren, Basmane’deki 9 Eylül Kapısı’nın hemen yanındaki ismini koyduğu Manolya’da sahneye çıkardı. Diğer ünlülerin aksine Sanat Güneşi 20 Ağustos’ta değil, 11 gün sonra 1 Eylül’de programa başlardı.
Bunun nedenini de, “Benim izleyicilerim sadece cepleri dolu insanlar olmamalı. Memurum da, işçim de gelebilmeli. Aybaşı maaşlarını alsınlar, Manolya’yı doldursunlar” diye açıklardı.
Zeki Müren üstü açık kırmızı 1962 model Chevrolet İmpala arabayla fuarın önüne gelir, hayranları arabayı sırtlayarak Manolya’nın önüne getirirlerdi.
O araba günümüzde Bodrum’daki Zeki Müren Müzesi’nde sergileniyor.
Lunapark’ta Emel Sayın, Çamlık Senar’da Müzeyyen Senar adının verildiği gazinoda, “Yazık ettin ormancı köyün gencine” diyerek Ege’de yaşanan olayın türküsüyle Egelileri fethederdi. Akasyalar’da Bülent Ersoy, Ekici Över’de İbrahim Tatlıses, Göl Gazinosu’nda Gönül Yazar binleri coştururdu. Tabii aralarında geçen olaylar da vardı. Bunlardan birkaçını hatırlayalım…
ABACI VE ‘BATSIN BU DÜNYA’
Muazzez Abacı, evde Orhan Gencebay’dan eserler seslendiriyor ama sahnede tüm ısrarlara rağmen bunları söylemiyordu. Bir gece Yeni Asır’ın muhabiri “Sayın Abacı, size bir şey göstermek istiyorum” demiş ve ayrıldığı Atilla Kurtbaş’ın bir başka kadınla olan evlilik fotoğraflarını göstermişti. Bunları gören Abacı, gözyaşına boğulup, “Bu gece sahneye çıkmam” demişti. İlerleyen saatlerde, “Sahneye çıkmazsam ayıp olur” diyerek mikrofonu eline alınca, salondakilere “İlk kez söyleyeceğim” diye anonsu ettikten sonra Gencebay’ın, ‘Batsın Bu Dünya’ adlı parçasını seslendirmişti.
O gece gazino resmen yıkılmış, sahibi sahneye çıkıp Abacı’yı yanaklarından öpmüştü.
TATLISES DİRENDİ KAZANDI
Gazinolar arasındaki rekabet sanatçılara da yansıyordu. O yıllardan birinde fuar açılacak, Hülya Avşar ile İbrahim Tatlıses birlikte çalışacak. Yeni Asır’a da ilan veriliyor. Gazino sahibi sabah gazeteyi alıp ilana bakınca, programda İbrahim Tatlıses-Sibel Can yazıyor.
Şok geçirerek, ‘Acaba yanlışlık mı oldu’ diye gazinoyu aramak için telefona gittiğinde, Tatlıses arıyor. “Baba, sürprizimi beğendin mi?” diye. O gece Hülya’yı kadrodan çıkarmış, yerine Sibel Can’ı almış. Halbuki Sibel Can, İstanbul’da Fahrettin Aslan’ın Maksim Gazinosu’nda sahneye çıkıyormuş.
Sibel Can’ı almak için Fahrettin Aslan’ı arayıp “Sen Sibel Can’ı bu gece gönderdin gönderdin. Göndermezsen bir daha senin gazinolarının hiçbirisinde çıkmam” demiş ve hedefine ulaşarak Sibel Can’ı uçakla getirtip programa çıkartmış. Bu olaya gazinonun sahibi bile şaşakalmış.
SEYYAL’İN KIYAFETİ BÜLENT’E
Fuar’da en dolu gecelerden biri… Seyyal Taner’in üzerinde yine her zamanki gibi değişik sahne kostümlerimden biri var. Dans edip insanları coşturuyor.
Şovun bitiminde de çok büyük bir alkış alıyor. Ondan sonra sahneye çıkacak sanatçı assolist Bülent Ersoy. ‘Kız, kıyameti kopardın içerde, ben de bu şovu devam ettireceğim’ diye kendi şık kostümlerini üzerinden çıkarıp Seyyal Taner in kıyafetini giymiş. Biraz Tina Turner gibi… Tabii ki dev saz ekibinin giriş müziğinin ardından, minicik rock kıyafetiyle Bülent Ersoy sahneye çıkınca millet beş misli coşmuş.
Unutulmayan süper bir gala olmuş… ”
“İMDAT! YETİŞİN HIRSIZ VAR!”
Tabii fuarda komik olaylar da yaşandı.
Fuar Hayvanat Bahçesi’nden söz ederken geçmişte yaşanan bir olayı anlatalım.
Gazeteci Yaşar Eyice bir zamanlar YENİ ASIR’da hayvanat bahçesi muhabirliği de yapıyordu ve Hayvanat Bahçesi Müdürü ile de arası çok iyiydi. O yıl dişi aslanların hepsi yavruladığı için aslan sayısı artmış, yavruları korumak için yer sorunu başgöstermişti.
Yaşar, müdüre “Bizim Bornova’daki evin arkasında büyük bir bahçe var.
İsterseniz verin yaşlı bir aslanı, ben beslerim” demiş, iyi bakacağına ilişkin de güvence vermişti. Müdür ikna oldu, aslanların en yaşlısı, en sakini Yaşar’a emanet edildi, o da bahçede beslemeye başladı.
Bir gece talihsiz bir hırsız Yaşar’ın evini soymaya kalkıştı. Bahçe duvarından atladı, o anda bir de ne görsün, karşısında kocaman bir aslan.
Dehşete kapıldı, bağırmaya başladı, “Yetişin imdaaaaat, hırsız vaaaar” Yaşar’lar fırladılar, aslanın hırsızı parçalamaması için tedbir aldılar. Polis geldi, hırsızı götürürken adamcağız söyleniyordu;
“Bendeki şu şansa bak. Hırsızların soymak istediği evde karşısına en fazla köpek çıkar, bana aslan çıktı…”
ÇOCUKLARIN NEŞE KAYNAĞIYDI
Kültürpark 50-60 yıl önce çocukların da sevinç ve neşe kaynağıydı. Sabahtan fırınlardan toplanan artık ekmekler, Hayvanat Bahçesi’nde ayılara, aslanlara ve fuarın meşhur fili Pak Bahadur’a atılırdı.
Tavus kuşları için de çekirdekler toplanırdı. Geceleri fuarın özellikle en önemli pavyonları olan Rusya ve Amerika pavyonlarından toplanan broşürlerin yarışması yapılırdı.
En fazla broşür toplayan çocuklar para ödülü kazanırlardı.
Ama çocuk kaybolmaları da çok olurdu. Anne ve babalarının elinden kurtulan afacanlar, fuarda anonslarla sık sık aranır, Fuar Müdürlüğü’nün önüne gelmeleri istenirdi.
Kayıp çocuklar genellikle bulunur ve ailelerine teslim edilirdi.
SANCAK: İZMİR’İN GELECEĞİ PARLAK
86. İzmir Enternasyonal Fuarı’nın (İEF), ana sponsoru olan Folkart Yönetim Kurulu Başkanı Mesut Sancak, ikinci kez ana sponsor olmaktan büyük onur duyduklarını söyledi.
İşadamı Sancak, “İlklerin şehri İzmir’in çok parlak bir geleceği olduğuna inanıyorum.
Bu kentin, doğal güzellikleri ve binlerce yıllık tarihsel mirasıyla bütünleşerek, hem dünyanın hem Avrupa’nın yeniden dikkatini çekeceğini düşünüyoruz” dedi. Bu dönemde İzmir’e olan güçlü ilginin, İzmir Enternasyonal Fuarı’nın da katkısıyla, önümüzdeki süreçte, kenti mutlaka yeni fırsatlarla buluşturacağı görüşünü de savunan Sancak, sözlerini şöyle sürdürdü: “Fuarda örnek bir uluslararası kültür-sanat ve gösteri şöleni yaşatmak arzusundayız. İEF, 86. yılında enerji temasıyla yine inovasyonu öne çıkararak, tarihsel İEF markası ve taşıdığı uluslararası özelliğini yeniliklerle güçlendirmektedir. Örneğin Rusya’nın partner ülke olması çok değerli bir gelişme. Doğal güzellikleriyle öne çıkan Muğla’nın onur konuğu il seçilmesi çok sempatiktir. Yani hep birlikte iyi yoldayız.”