9 Eylül sergisi

9 Eylül sergisi

Düşmanın 9 Eylül 1922’de denize dökülmesi ile başlayan bağımsız, özgür ve bası dik Türkiye Cumhuriyeti’nin gelişme sürecinin, ekonomik özlemleri ne olacaktır? Bu sorunun yanıtı da İzmir’de verilir. 17 Şubat 1923’te toplanan Birinci Türkiye İktisat Kongresi, hem Kemalist Cumhuriyet’in özgürlükçü milli ve kalkınmacı temel prensiplerini demokratik bir kongre sonucu tespit etmekte ve hem de Izmir Enternasyonal Fuarı’na giden sürecin fitilini ateşlemektedir.

Türk için, Türk’e doğru, Türk’le beraber…
Bu ekonomi yabancılar tarafından çökertilmiş imparatorluk ekonomisinin tam zıttı olan yepyeni bir Cumhuriyet ekonomisinin temel ilkesidir. Bu ilkeler, “yurtta sulh, cihanda sulh” ana ilkesi doğrultusunda barışçı bir kalkınma programının olusturulmasini gerektirecektir. Türkiye kalkınacak ve dış dünya ile sıkı ekonomik ve kültürel ilikşiler içinde dünya barışına hizmet edecektir.
Yeni Türkiye’nin ekonomi politikasını kendi öz kaynakları ve bilinci ile oluşturmada en önemli dönemeçlerden başlıcası, 17 Şubat 1923’te Gazi Mustafa Kemal tarafından törenle İzmir’de açılan Birinci Izmir İktisat Kongresi’dir. Cumhuriyetin ilanından sekiz ay önce toplanan kongrenin başkanı Kazım Karabekir Pasa idi. İktisat Bakanlığı tarafından düzenlenen kongre, Atatürk Türkiyesi’nin kurucularının kendi milletine, hem diş dünyaya ekonomik ve toplumsal görüşlerini açıkladıkları bir kürsü, hem de haklin yeni yönetimden beklediklerinin tartışıldığı bir forum olmuştur. Izmir İktisat Kongresi’nin bir başka önemli özelliği ise, düzenlediği yerli malları sergisi ile Izmir Fuarı’na giden yolda ilk adimi atmasıdır.
Kurtuluş Savası’ndan yeni çıkmış, yorgun ama onurlu, özgürlüğe asık Türk haklinin, basit ama kendi emeği ile özene bezene hazırladığı çeşitli el tezgahı ve küçük sanayi ürünleri kongreye giden yolların kaldırımlarını ve duvarlarını tiklim doldurdu. Isparta, Kula, Gördes, Uşak kilimleri ve halıları, yağ ürünleri, sabunlar, makarna ve un yiyecekleri, Ferit müstahzarları, kolonyalar, helvalar, ihraçlık pamuklar, top kumaşlar, incir ve üzüm dolu ihraçlık kutular, ayakkabı, çeşitli balık ve yumurtası konserveleri, mobilyalar, deri ürünleri, tarım araçları, kiremit, tuğla, maden örnekleri, tütün, sigara, şarap örnekleri, kereste çeşitleri ve sereciye çeşitleri, giyim ve ayakkabı malzemeleri… Bütün bunlar, belki basit ürünlerdi. Ama hepsi de Türk’ün kimseye muhtaç olmadan ürettiği ürünlerdi. e-kemeraltı.com Yeni devlet, yüzlerce delegenin katıldığı İktisat Kongresi’ni dahi, uzun yıllar boyunca tütün, incir, zeytinyağı depolanmış, bunaltıcı bir koku içindeki binada yapmak zorunda kalmıştı. Birinci Türkiye iktisat Kongresi’nde düzenlenen ve Milas’tan Adana’ya, Keşan’dan İstanbul’a kadar milli ürünlerimizi teshir eden sergi, yepyeni bir ekonominin ilk kalp atışlarını yansıtması açısından önemliydi. Bu kalp atışları ileriki yıllarda ulutul ekonominin gelişip Gürbüzleşmesi ile 9 Eylül sergilerinde ve panayırlarda, giderek Izmir Fuarlarında güm atacaktı.
İzmir İktisat Kongresi Sergisinden sonra ilk sergi, 1927’de “9 Eylül Sergisi” adi altında Mithat pasa Sanat Enstitüsü’nde açıldı. İktisat Kongresi’nden sonra İzmir’in ekonomik yaşamında önemli gelimseler olmuştu. İzmir’in kurtuluşundan sonra, bölgede ortaya çıkan ekonomik boşluğu doldurmak için harekete geçen İzmirli ve Egeli tüccarlar, bir anlamda ikinci bir kuvayi milliye hareketi organize ettiler. Basta Balcizade Hakki, Süleyman Ferit Eczacıbaşı, Emirler zade Refik, Cemal Sahingeri, Cevahircizade Şükrü, Hoc azade Ahmet, Alaiyelizade Mahmut, Yenişehirli Hafız Ali, Rablikli Ahmet zade İbrahim Bey gibi Türk tüccarları kendi aralarında bilinçli bir şekilde organize olarak İzmir Ticaret Odası’nı kurdular. 1926 yılının Nisan ayında gerçeklesen bu olay, Türk sermayesinin, denize dökülenlerin tahrip ettiği ve büyük boşluklar bıraktığı bir ekonomiyi yeniden oluşturması yolunda önemli bir dönemeçti. 1927 Izmir 9 Eylül Sergisi, milli ekonomi yolunda bilinçli adımlar atmaya kararlı olan Izmir Ticaret Odası’nın teklifi ve Izmir Valisi Kazım Dirik’in kararı ile 4 Eylül 1927 günü, 298yerli ve yabancı kurulusun katilimi ile açıldı. 226 resmi ve özel milli kurulusun yanında, 9 dost ülkenin 72 kuruluş mallarını sergilemişti. Toplam 80.722 kişinin gezdiği 9 Eylül Sergisi basari ile sonuçlanırken, bu tür organizasyonların hayati önemi yöneticilerce daha iyi anlaşılmış ve sergiden kaynaklanan pazarlama ufukları milli tüccarları daha fazla özendirmişti. İkinci 9 Eylül Sergisi, 7 Eylül 1928 günü yine ayni binada açıldı. Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’ün telgrafı önemliydi: “…
İzmir 9 Eylül Sergisi’nin açılısı dolayısıyla hakkında ifade edilen hissiyata teşekkür ederim. Memleketimiz iktisadiyatının terakki ve inkişafına hizmeti bulunan serginin kurulmasına yardim eden ve kuranlara takdir ve tebrik ile muvaffakiyetimi temenni ederim.”
Bu kez, 55 yabancı ve 360 yerli olmak üzere 415 kuruluş sergiye katılmıştı. Görüldüğü gibi, katilim gittikçe artıyordu. Bu bakımdan, Mithat pasa Enstitüsü’nün salonları bundan böyle daha büyük sergilere yeterli olur muydu? Bu sorunun cevabini arayanlar, çok daha geniş alanların hazırlanması gerektiğine inandılar.

Rate this post

Yorum gönder